15 Mayıs 2012 Salı

ve tanrı özlem yarattı

Özlem bu blogu açarken bir fark yaratacağının farkındaydı. Hayatının hiçbir evresinde normal birisi olmadı zaten. Hep bir adım öndeydi bizlerden. Sevgiye dayalı bir dünyada yaşamak istiyordu. Bu da onun en zayıf noktası oldu kimi zaman. Hayatına girdiği, kıyısından geçtiği ya da göz ucuyla baktığı herkesin büyülendiği ve hayran kaldığı birisiydi. Geçmiş zaman kullanarak Özlem’i anlatmak ne kadar zor bir şey anlatamam. Gerçek şu ki; O artık en rahat uykusunu uyuyor. Uzun uzun bunun hakkında cümleler yazmıcam. Buna ne yüreğim el verir ne Özlem burada bunun yayınlanmasını isterdi… Blogu bitirmeli...

25 Şubat 2012 Cumartesi

tamam o zaman ben gidip kendimi ayaklarımdan tavana asayım

En ilgili doktorumun en steril odasından çıktığımızda kapının önünde bizi merakla bekleyen tolga ve çiğdeme 'önce kemoterapi, sonra da ihtiyaca göre radyoterapi alacakmışım' dediğimde yüzümü görseydiniz bu iki konuda ihtisas yaptığımı sanırdınız. Çünkü içerideyken canım doktorum bizi bu konuda bilgilendirmiş, yetkin hale getirmişti. -Kemoterapide adından anlayacağınız gibi ilaçla tedavi ediyoruz, radyoterapide adından anlayacağınız gibi radyasyon yani ışınla tedavi ediyoruz. Vay anasını ya... Lisede nevzat diye bir vatandaşlık bilgisi öğretmenim...

28 Ocak 2012 Cumartesi

O esnada Saba Tümer her şeyden habersiz, şirinlerle monopoly oynamaktaydı

Arka fonda 'dın dın, dın dın' diye bir sesle ilgili görüşme odasına girdim ama acemiyim tabi, konuya henüz hakimiyet kurmamışım. Bacaklarım titrer bir yandan, kalbim ağzımdan çıkmaya çalışır bir yandan. Şimdi olsa her şey çok daha profesyonel bir biçimde ilerlerdi ama neyse artık böyle gelişmesinin de bir anlamı vardır der içimdeki kaderci ile selamlarım hepinizi. O gün yepyeni şeylerden bahsedilmekteydi. Alanında en birinci uzman olan doktorla görüşmüş birden cümbür cemaat sıkıştırılmış İngilizce kursuna gitmişçesine kanser...

2 Ocak 2012 Pazartesi

Taktik, teknik ve strateji

Hazırlığımızı bitirdik, en sevgili kanserimizle tanıştık, bir kaynaştık, altından girdik üstünden çıkamadık, bir hakimiyet kuramadıksa da seviştik işte. Bu görev de bittabi tedavi süreci ile devam etmektedir. Bu arada fark ettiğiniz üzre 'tedavi süreci ' dedim ve siz de okurken bunda bir gariplik görmediniz. Demek ki neymiş???? Kanser tedavi edilebilen bir hastalıktır. Çünkü ne yazık ki bir takım geri kafalı, kendini bilmez insan bu gerçeği oldukça reddeder bir halde yaşar ve en zor kısım bunu çözebilmektir. Gidersin; -Kanser olmuşum -Vah vah çok...

17 Aralık 2011 Cumartesi

Hazırlık bitirmenin yarısıdır, yaptım oldu

 Bir önceki yazıda belirtilen görüntüleme sistemleri sonuçlarına göre kemik sintigrafisi, mümkünse parça alıp biyopsi yapma vs gibi tam hakimi olamadığım bir takım eylemler daha yapılıp kanserinizin tanısı konmuştur. Yaşasınnnnnn !!!!!!! Evet teşhisimiz netleştiğine göre mutluyuz, gururluyuz, olaya hakimiz bir kere neremizde, ne kadar, ne şekilde kanser hücrecikleri var biliyoruz, hemen yanlarına gidiyoruz bir omuz önde bir kaş havada hadlerini bildireceğimizi beyan edip olay yerini terk ediyoruz. Benim bu tatlı tetkiklerimi yaptırmak üzre koşar adım memleketten kalkıp tıbbın göbeği olan...

13 Aralık 2011 Salı

Ooooo kimler gelmişşşş

Hani aşık olduğunuz sabahlar vardır, böyle içinizde özel bir kıpırtıyla uyanırsınız;sanki böyle aslında son yarım saattir uyanmışsınız da içinizden koşuyomuşsunuz gibi. Hah bu sabah da öyle olur sanki son altı yüz saattir uyanıkmışsınız da içinizden ağlıyormuşsunuz gibi.İlk düşünce şudur ; 'Allah'ım belki de hepsi bir rüyaydı', her ne kadar rüya olmadığını bilseniz de öyle bir arzunuz vardır nedense, insanoğlu her zaman yapı itibariyle kolay olana yönelmektedir zaten. Misal bu kolaya, efendime söyleyeyim rahata yönelme bende çok daha gelişkin -ki...

7 Aralık 2011 Çarşamba

Püh ya aynı anda hem kanser hem insomniac oldum, ne talihsizim ben

Eee elbette o ihtişamlı önem hissi ve de kalabalığın o her şeyi unutturan gürültüsü bitecek ve gece olacaktı, ne sandın şapşal. Ve işte zurna adlı enstrüman bir yerlerde zırt pırt zırt diyorsa da bu en 'zırt' dediği anlardandır. Evet ve siz ilerde de sıklıkla tekrar edeceğiniz,o güzide, hiçbir boka yaramayan, deri tırmalayıcı saçma soruları sormaya başlarsınız ve böylece ruhunuzun derinlerindeki mazoşistle de sıkı muhabbete geçersiniz. Bu saçma sorular aşağıdaki gibidir; - Neden ben? *Valla sana özel bir şey değil, kendini öyle tepeye...