17 Aralık 2011 Cumartesi

Hazırlık bitirmenin yarısıdır, yaptım oldu

 Bir önceki yazıda belirtilen görüntüleme sistemleri sonuçlarına göre kemik sintigrafisi, mümkünse parça alıp biyopsi yapma vs gibi tam hakimi olamadığım bir takım eylemler daha yapılıp kanserinizin tanısı konmuştur. Yaşasınnnnnn !!!!!!!

Evet teşhisimiz netleştiğine göre mutluyuz, gururluyuz, olaya hakimiz bir kere neremizde, ne kadar, ne şekilde kanser hücrecikleri var biliyoruz, hemen yanlarına gidiyoruz bir omuz önde bir kaş havada hadlerini bildireceğimizi beyan edip olay yerini terk ediyoruz.

Benim bu tatlı tetkiklerimi yaptırmak üzre koşar adım memleketten kalkıp tıbbın göbeği olan İstanbula geçiş yaptık. Ama biz geçerken işte parça iki süper patolojiye gitti falan ve iki başka teşhis geldi. Birincisi ilk etapta bahsetmiş olduğum; rabdomiyosarkom ki bu süper agresif -yani hızlı yayılan- bir tür olmasına rağmen hikayenin iyi kalpli karakteri yani iyi ihtimali, çünkü ikinci teşhis rabdomiyoblastik differansiyon gösteren malign triton tümörü. Bunun anlamı tam olarak şuymuş ki; beş sene içinde yaşam oranı yüzde yirmi, yani bir yerde diyor ki; ölürsün. Bunu öğrenmek gerçekten çok zordu hiç öyle delikanlılık yapamayacağım. Bir hafta aynı çekyatın üzerinde hiç kalkmadan yattım ve her an geleceğe dair her hayalim biraz daha silikleşti, onlar silikleştikçe de ben koltuğa daha bir yapıştım. Yapıştıkça da fiziksel olarak da daha hasta oluyorum.İşte kansere yenildi dedikleri şey tam olarak buymuş, koltuğa yapışmak. Yani ne yaparsak yapalım o  koltuğa yapışmıyoruz, anlaştık mı ;) Abi hem ne yapışacaksın koltuğa ya amele balgamı gibi, hoş değil bir kere, hem çok icab ediyorsa o kendisi yapışsın. Yani kaçan kovalanır mantığı kanserde de geçerli bir ilkedir, ilgilenmeyin ya, ilgilenmezseniz istediğiniz neticeyi çok daha seri alırsınız. Böyle çok üzerine giderseniz bir tarafı kalkar, bir şımarır, bir öyle bir kendini bir şey zanneder bunlar. Ama dikkat çok da ilgisiz bırakmayın, bu sefer de dikkat çekmeye falan çalışır, demem o ki her şey çok ince bir ayar ile verilmelidir, tipik vur-kaç taktiği uygulanmalıdır.

Gereken umursamaz tavrı takındığımıza, alt bilinci sahiplendiğimize göre artık savaşa hazır sayılırız.;)



7 yorum:

(zooey) dedi ki...

yüzde yirmi,yani beşte bir demek,bence beşte bir kulağa daha hoş geliyor,bundan sonra sadeleştir tüm rakamları,böyle daha güzel.

kızıl meczup dedi ki...

değerlendiricem =)

Adsız dedi ki...

ee hadi, beklemedeyiz..

moroff dedi ki...

bence yüzde yirmi daha iyi. yirmi olunca daha yüksekmiş gibi geliyo hem. az buz değil, yirmi yani, düşünsene, üff. gerçi bu pozitif ruh halinin onu yüze çıkaracağından eminim :) güzel bi blog bu.

Adsız dedi ki...

televizyonun karsisindaki cekyata yapistigimi ve gelecege yonelik butun hayallerimin planlarimin silindigini dusundum.
hayat adil degil.

1800lerde Yaşayan Kabarık Elbiseli Kız dedi ki...

pozitif düşüncenin bir çok hastalıkla başa çıkabildiğine inananlardanım.bende ailemin içinde kanser hastalığını yaşamış birisiyim ve mutlu olmak kendini bırakmamak iyileşmek için en büyük adım.ayrıca yazılarınıza yansıttığınız pozitif enerjinizi buradan hissetmek hiç güç değil:) güzel dileklerim sizinle.

her zaman zaman zaman dedi ki...

05 mayıs 2012.. özlem'in (kızıl meczup) bize veda ettiği gün olarak yazıldı kara deftere :(

Yorum Gönder