5 Aralık 2011 Pazartesi

GİRİZGAH

Biliyor musunuz şimdiye dek bir başlangıç cümlem olsa buna benzer başka bloglarım da olabilirdi velakin bu konuda üstün bir yeteneksizliğim var. Ama şu anda bu yaşadıklarımı paylaşmam çok elzem olduğundan bu hummalı arayışıma geçici bir süre ara verdim, sizler de beni şaşaalı olamayan giriş cümlelerim namına affediverirsiniz artık. Kimbilir belki daha bile sempatik bulup, ne biliyim aileden biri gibi değerlendirip bağrınıza bile basabilirsiniz deneseniz ;)
Evet şu an okumakta olduğunuz blog 'ben çektim, benden sonrakiler çekmesin' cümlesini ilke edinmiş, adeta bir el kitabı biçiminde yazılmıştır, bir KANSER hastasının el kitabı. Ama bir konuda olayın başından uyarmakta fayda görüyorum ki ; bu bir ' SOL' el kitabıdır. Gazetelerde çarşaf çarşaf yazan türlü faydalı yöntem, bilindik yol, klişe öykü, kanser olduğunuzu duyan yedi göbek akrabanın türlü şifa verici yöntemleri gibi bir takım mevzulardan biraz uzak, biraz başka bir üslupla yazılmıştır. Demem o ki bu blogda miş'li geçmiş zaman yerine di'li geçmiş zamana şiddetle sadık kalınmıştır.Yani bu blogu yazmakta olan kız, resmen 'kötü' bir kızdır, bu yüzden de size çoraplarınızı giyinin, sağlıklı beslenin, iyi uyuyun falan -zinhar- demeyecek, kendi tecrübelerinin onu getirdiği yanlış 'sayılabilecek' hikayesini anlatacaktır.
O yüzden iki düşünüp bir yaşayanlar, kurallara sadakatte sınır tanımayanlar, atlarla ve onların özellikle yanları görmesini engelleyen deri aparatlarıyla ilgili fetişi sahipleri, doğrucu davutlar, ahmetler, ayşeler, anne sözünden çıkmayanlar ve özellikle kronik umutsuz olup 'herşeyin en kötüsüne kendini hazırlayıp iyisi olunca mutlu olanlar' derhal blogu okumayı bırakın, adres geçmişinden de silin, olabildiğince uzaklaştırın kendinizden. Dediğim gibi bu kötü bir kanserli kızın yazdığı çok kötü bir kanserli öyküsü.

Benim şartlarım bu kadar, eğer hazırsanız,  'ben bu blogu ille de okurum arkadaş' diyorsanız, benden günah gitti, uyarmadı demeyin. Ve hep aklınızda bulunsun; burdaki tüm masallar mutlu sonla bitecek.

1 yorum:

Zeynep dedi ki...

Özlem, seni hiç tanımıyorum ve şu anda keşfettim blogunu. Sen gittikten sonra. 2 seneden az bir zaman önce ben de annemi kaybettim kanserden. Hatta 2 sene önce yarın kısmi felçle hastaneye kaldırılmıştı. 1 ayın sonunda da vefat etti zaten. Ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Çok üzüldüm. Ölümü anlamakta hala zorluk çekiyorum. O yüzden sizin ruhunuzun yaşadığı fikri bana iyi geliyor. Umarım annemle karşılaşırsınız. Birbirinize iyi bakın.

Özlem'in kardeşi. Çok üzgünüm.

Yorum Gönder